Behiç Ak - Newton bilgisayardan ne anlar
Karı-Koca kumsalda, güneşin altında rahat rahat oturuyor, ıvır zıvır atıştırıyor, gelen geçeni çekiştiriyor ve yirmi yıllık evliliklerini sorguluyorlar. Rollerine sıkışmış, sığ bir evlilikte kaybolurken, birbirlerine tutundukça birbirlerini boğduklarını da fark ederler ama evlilik anlayışının kısır döngüsünden de bir türlü çıkamazlar.
Behiç Ak, bu oyunda “mutluluğu” irdelemek istemiş. Trajik-komik gelişen oyun absürt bir şekilde sonlanıyor. Kısır döngüyü yaşanır kılabilecek tek çözüm belki de önce kendine yabancılaşmak...
…
ADAM: Tanışmadan evlenmek iyi bir şey
değil. Yoksa insan bir daha
tanışamıyor. Çünkü birbirine alışıyor.
Alışmak tanışmayı engelliyor.
KADIN: Biz yeterince tanıştık sayılır mı?
ADAM: Tanışmış olmamız lazım ama biraz
daha tanışabilirdik aslında.
KADIN: Evet, daha çok tanışabiliriz.
ADAM: Kızımızı büyüttük
KADIN: Evimizi aldık.
ADAM: Bütün taksitlerimizi ödedik.
KADIN: Yeteri kadar da paramız var Allah a
şükür.
ADAM: Artık tanışsak iyi olur. Ben Mehmet
KADIN: Ben de Meral. Ay çok sıkıcı. Neden
benimle tanışmak istiyorsun ki?
ADAM: Bilmiyorum. Belki de sen öldükten
sonra “kimdi bu kadın yahu?” demek
istemiyorum.
l
28/1/2008 ·
Yaşamda Tutarlılık...
Yaşamımızın pek de farkında olmadığımız bir niteliğidir "tutarlılık."
"Yaşamda tutarlılık" kendisiyle çelişmeden, düşünceleriyle, duygularıyla, yaşamak istedikleriyle bütünlük içinde yaşamaktır.
Ancak, "yaşamda tutarlılık", kazanılması da zor, korunması da zor bir niteliktir.
Çünkü yaşam koşulları zaman zaman öylesine zorlar ki, kişi tutarlılığını koruyamaz, iç çelişkiler yaşar ve acılar çeker.
Ama, "tutarlı bir yaşam" ın ödülü büyüktür: Huzur ve mutluluk.
Peki, insan bu "tutarlılık erdemi" ni, bu bütünlüğü, bu huzuru, bu mutluluğu nasıl kazanır?
Bunun birinci adımı, "doğru yaşam değerleri" ne sahip olmaktır.
"Doğru yaşam değerleri" hem insanlığın evrensel deneyimlerinden süzülen hem de yaşanan kültürün elemesinden geçen insancıl değerlerdir.
Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, üreticilik, yararlılık, dostluk, yardımseverlik, farkındalık, bilinçlilik, açık görüşlülük, duyarlılık gibi insanlık değerleri bir "insancıl eksen" oluşturur.
Bu "insancıl eksen" e dayalı yaşam öğretisini oluşturmak da "yaşam tutarlılığı" nın önemli ikinci dayanağıdır. Bu öğreti kişinin kendi kabul edişine dayalı, içselleştirilmiş, özümsenmiş bir öğretidir. Zorlama ile, dayatma ile aktarılan öğretiler yaşama şansı olmayan yapılar gibi dayanıksızdır.
İşte, "yaşam tutarlılığı", bu eksene, bu öğretiye dayalı "yaşam seçimleri" ile gerçekleştirilir.
Onun için de "yaşamdaki seçimlerimiz" hepimiz için çok önemlidir.
Eğer "seçimlerimiz", "yaşam değerlerimiz ve yaşam öğretimiz" ile uyuşmuyorsa yaşamımız tutarsız olur, biz de mutsuz oluruz.
İnsan mutsuzluğunun temelinde, ne yapacağını bilmemek, yaptığını neden yaptığını, yapmadığını neden yapmadığını bilmemek vardır.
Bu da "yaşam tutarlılığı" olmamasından kaynaklanır.
"Yaşam değerleri" ni çok para kazanmak üzerine kuran birisi, çok para kazanamadığı zaman tutarsızlığa düşer ve çok mutsuz olur. Çok para kazandığı zaman da asıl değerleri olmadığı için boşluğa düşer ve bu boşluğu para harcayarak doldurmaya çalışır. Elbette ki o boşluğu da dolduramaz. Belki rahattır ama mutlu değildir.
Tersine, "yaşam değerleri" ni yaratıcı olmak üzerine kuran birisi, çok para kazansa da yaratıcı değilse, tutarsızlığa düşer ve çok mutsuz olur.
Onun için de farkında olmadan, "yaşam değerlerimiz" e ve onun üzerine kurulu "yaşam öğretisi" ne uygun seçimler yapmak için arayışlarımız olur.
Yaşamdaki arayışlarımız, doyumsuz kalmış seçimlerimizi değiştirerek aradığımız hedeflerimiz bu itkinin dürtüleridir.
Küçük yaşlardan başlayarak düştüğümüz yanılgılarımız, bulduğumuz zaman sevindiğimiz arayışlarımız bizim "yaşam deneyimlerimiz" dir.
Yanılma-bulma, gene yanılma-bulma sonuçlarını iyi anlayabilirsek, neyi neden yapıp yapmadığımızı kavrayabilirsek tutarlılığımızı kurma yolunda önemli adımlar atmış oluruz.
Burada bir şeye dikkat etmeliyiz.
Tutarlılık sandığımız bütünlüğün önyargıların eseri olup olmadığına dikkat etmeliyiz ve tutarlılık olgusunu gözden geçirmekten kaçınmamalıyız.
Çünkü, önyargılar da kuşku duyulmadığı sürece tutarlılık gibi görünebilir.
Bilimsel kuşku her zaman bizim yardımcımızdır.
"Yaşam tutarlılığı", düşüncelerin, duyguların, yaşam biçimlerinin bütünlüğüdür.
Bu bütünlüğü koruyarak değişmek, gelişmek demektir.
Gelişmenin önü de hiçbir zaman tıkanmamalıdır.
"Yaşam tutarlılığı" işte "mutlu olmak" dediğimiz olgunun temelidir.
Keşke, okullarda bunlar da öğretilse...
erdal atabaek. ikibinli yıllarda. cumhuriyet. 14.01.2008
BEHİÇ AK TİYATROSU
Erkan ERGİN (den alıntı)
Behiç Ak oyunları geleneksel dramatik yapı içinde yer almaz. Aristocu dram anlayışının temellerini oluşturan, eylem içindeki oyun kişisi, neden-sonuç ilişkisine bağlı ve doruk noktaya doğru gelişen, tırmanan olaylar dizini ve oyunun temelinde yer alan yazar iletisi, önermesi bu oyunlarda parçalanmış, işlevsizleştirilmiş ya da kimi zaman tümüyle terk edilmiştir. Karakterizasyon bakımından incelendiğinde, Behiç Ak oyunlarında oyun kişileri geleneksel dramatik yapının karakterizasyon kurallarına uymazlar. Oyun karakterleri Tutarlı, anlamlı, inandırıcı ve bütünlüklü değillerdir. Oyun kişileri ne iletişim için umutsuzca çabalayan ama bunu başaramayan kişiler, ne de dilin iletişim olanaklarını büyük oranda yitirdiği, iletişim “görünürde iletişim kanallarına sahiptirler.
Ancak bu etki karşıdakine değmediği, oyun akışında hiçbir yeni durum yaratmadığı için iletişim olmaktan çıkar, yankıya dönüşür.
Türk Tiyatrosunda 60 sonrası oyunlarda hem oyun teması hem de oyun kişilerinin kuruluşunda iletişimsizliğin sıklıkla kullanıldığı görülür. Ancak Behiç Ak oyunlarında iletişimsizliği sorun olarak ortaya konmaz. Oyun kişileri ne iletişim için umutsuzca çabalayan, ama bunu başaramayan kişiler, ne de dilin iletişim olanaklarını büyük oranda yitirdiği, iletişim “yokluğu” içindeki çaresiz kişiler olarak çizilmişlerdir.
Ayrılık, Fay Hattı, Newton Bilgisayardan Ne Anlar ve İki Çarpı İki Oyun kişileri sürekli aynı şeyi söyler, aynı şeyleri yaparlar.
“Newton Bilgisayardan Ne Anlar” oyununda Adam ve Kadının birbirlerine ne çok gereksinim duyduklarını, yankılanan sesler gibi algılamak mümkündür. İletişimi bozan bir başka etken de diyalogların oyunsuz olmasıdır. Karakterizasyonda geleneksel yapıdan asıl kopuş eylemsizlik ve kimliksizlik noktalarında odaklanır. Oyun kişilerinin eylemsizliği, geleneksel yapının eşiklerde sınanan, eylemi ile evrilen ya da dönüşen oyun kişilerinden belirgin bir farklılık gösterir. Adam ve Kadın’ın eylemsizliği bir dış etkiye, eylem olanaklarının kısıtlanmasına ya da içsel bir tercihe dayanmaz. Behiç Ak oyunlarında eylemsizlik durumu çoğu zaman rasgele ve kendiliğinden oluşmaktadır.
Behiç Ak oyunlarının çoğunda, oyun kişilerinin adı yoktur. Dramatik metin yazımında, isim yerine Adam-Kadın gibi adlandırmaların oyun kişisini ya tanımlanmış sosyal bir birey olmaktan çıkardığı, ya da belli bir tavrın ortak kişisi haline getirdiği ama her iki durumda da kimliksizleştirdiği bilinir. Behiç Ak oyunları karakterizasyonda kimliksizlik bakımından, geleneksel yapıdan çok modern sonrası tiyatro anlayışına uyar. Oyun kişilerinin iç dünyası parçalı ve belirsiz, davranışları rastgeledir.
Behiç Ak oyunlarında üzerinde durulacak ikinci öğe gerçekle kurulan ilişkidir. Geleneksel dramatik yapı, tiyatro sanatını temelde, ritüel köklerinden bu yana yaşamın taklidi olarak tanımlar. Oysa modern sonrası tiyatro anlayışında gerçekle-yaşamla kurulan bu ilişki gevşemiş ya da kimi zaman kopmuştur. Behiç Ak, oyunlarında gerçekle ilişkiyi öncelikle zaman ve uzamı belirsizleştirerek bozar. Yalnız Newton Bilgisayardan Ne Anlar’da oyunun ilk yönergesi uzam ve zaman bakımından açıklayıcıdır;
Yaz. Türkiye’nin güney sahillerinde bir plajda kumların üzerinde mayo giymiş bir kadın ve bir erkek. Sahneyi dolduran öğleden sonra güneşinin güçlü, sarı ışığı bütün objeleri aynı derecede aydınlatarak hiperrealist bir resim oluşturmaktadır. Oyunun sonuna doğru sahne yavaş yavaş kararacak, gölgeler uzayacak, sonunda güneş batacaktır.
Uzamın yani plajın ürettiği anlam, deniz-su-yüzmek açılımları, oyun boyunca işlevsizdir. Kadın ve Erkek konuşmanın yanı sıra, aslında plaja ait olmayan yemek dışında hiçbir şey yapmazlar. Öğleden sonradan gün batımına dönen zaman yaşamsal gerçekle kurulan tek anlamlı bağlantıdır. Ancak bu gerçek zaman geçişi de eylemsizliği vurgulamaktan, onu büyütmekten başka anlam taşımaz.
Postmodern teoride gerçekliğin yerini artık sadece hipergerçeklikten bahsedilebilen bir simülasyonun aldığını ileri süren Paul Hegarty, Jean Baudrillard: Live Theory’de tüketim toplumunda, görüntü ile gerçek arasındaki farkın ortadan kalktığı, gerçek izlenimi veren bir hipergerçekliğin hâkim olduğunu söyler.
Behiç Ak oyunlarında geleneksel dramatik yapının oyun – gerçek ilişkisi yerini oyun – model ilişkisine, simülasyon ve imaja bırakmıştır. Üstelik bu kurgusal yapı Disneyland gibi ritüelistik bir kolektif haz da vermez. Tersine acıklı, umutsuz ve gülünç bir model yaratır.
Özetlendiğinde, Behiç Ak mimari eğitiminden ve karikatür çizerliğinden gelen biçim bilgisini oyunlarına işlemiş, modern sonrası eğilimlerin sunduğu tüm olanakları; metinler arasılık, pastiş, parodi, kolaj ve montaj, karekterizasyonda parçalanma, eylemsizlik, uzam ve zaman belirsizliği vb. bütün yöntemleri oyunlarında kullanmıştır. Ancak Behiç Ak’da modern sonrası yöntemleri kullanırken onları bozmaya, oyun oynamaya da hazırdır.
Odağında biçim vardır. Hem geleneksel dramatik yapıya hem de modern sonrası yöntemlere hâkimdir ve oyunlarında her ikisini de dilediği biçimde kullanır. Ancak bunların ötesinde, hepsine, tiyatroya oyun oynama duygusu içinde bakmaktadır.
TİYATRO
Kursiyerlerimiz ilk oyunlarında,Ece Temelkuran'ın Kıyı Kitabında'n alıntılarla yola çıktılar.
Tiyatro Metamorfoz
" KIYI KİTABI " nı aralıklarla sahneliyor... oyun tarihleri facebook sayfasından ilan edilmekte.
Salı Gecesi Sineması Saat 20:00
İletişim
GSM: 090 545 712 8366 info@metamorfozsanatevi.com